Giriş
Deliryum, bilişsel değişim ve çevreye sınırlı dikkat ile karakterize edilen bir bilinç bozukluğudur. Hastaların uyku bozuklukları, bilişsel işlevlerde değişiklikler, kaygı, korku veya sinirlilik geliştirme olasılığı vardır. Hafıza, algı, çevreyi anlama gibi alanlar da bozulmaktadır (1). Deliryum sırasında serebral kan akımı etkilenmiş gibi görünmektedir ve bu bozukluk bir süre devam ederse nöral doku ölümünü de tetikleyebilmektedir (2). Deliryum olguları en çok yoğun bakım ünitelerinde görülmektedir. Yoğun bakım ünitesinde deliryum insidansı %11 ile %87 arasında değişmektedir. Deliryum riski özellikle yaşlı kişilerde, önceden bilişsel bozukluğu olanlarda, ölümcül hastalıkları olanlarda, büyük cerrahi geçiren hastalarda ve yoğun bakım ünitesine kabul edilenlerde yüksektir. Komorbiditeler, hastalık şiddeti, ilaçlar ve tütün bırakma, yoğun bakım koşulları ve çeşitli tedaviler, yoğun bakım ünitesinde deliryum için ortak risk faktörleridir (3).
Deliryumun erken dönemde tanılanıp tedavi edilmesi önemlidir çünkü pek çok olumsuz sonuca ve ölüme yol açabilmektedir. Yoğun bakımda yatan hastalarla yapılan bir çalışmada, deliryum gelişen ve gelişmeyen hastalar karşılaştırılmıştır. Deliryum gelişen hastaların daha hasta oldukları, mekanik ventilasyon ile hastanede kalış sürelerinin daha uzun olduğu, demansla uyumlu bilişsel fonksiyonlarının bozulduğu ve daha çok akut stres ve travma sonrası stres bozukluğu geliştiği saptanmıştır (4). Dahiliye yoğun bakımda yapılan diğer bir çalışmada, hastaların %19’unda deliryum geliştiği, mekanik ventilasyon süresinin ve yoğun bakımda yatış süresinin uzun olmasının deliryum ile ilişkili olduğu saptanmıştır (3). Yoğun bakımlarda yapılan bir başka çalışmada ise hastaların %44,4’ünde deliryum geliştiği ve fiziksel sınırlılıkların, ortam değişiklikleri gibi uygulamaların deliryum gelişiminde önemli faktörler olduğu bildirilmiştir (5).
Deliryumun erken tanınması, tıbbi hastalığın tedavisi, hastanın uyumu ve sendromun geri dönüşümsüz aşamaya gelmemesi ya da yaygın hasar bırakmaması açısından çok önemlidir. Deliryumla ilgili çok şey bilinmesine karşın, genel hastanelerde deliryum tanısı sık sık atlanmakta ve sağlık çalışanları bu konuda eğitime ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda hastaya 24 saat kesintisiz bakım veren hemşirelerin konuya ilişkin bilgi düzeyleri önem taşımaktadır. Dahili ve cerrahi yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerle yapılan bir çalışmada, hemşirelerin %70’i deliryum tanısı alan hastaların yönetilmesinin çok zor olduğunu ve özel eğitim alınması gerektiğini, %85’i deliryum konusunda eğitim almak istediklerini belirtmişlerdir (6). Yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerle yapılan diğer bir çalışmada, hemşirelerin %67,6’sı deliryum tanımını bildiklerini ifade etmelerine karşın yalnızca %32,9’unun deliryum tanımını doğru yapabildikleri belirlenmiştir (7).
Bu çalışmada ilimizdeki yoğun bakım hemşirelerinde deliryum hakkında bilgi ve uygulamaların ne durumda olduğu araştırılmak istenmiştir. Daha önce yapılan çalışmalar incelenmiştir. Eğitimsel müdahalelerin yoğun bakım hemşirelerinin deliryum konusunda bilgilerini ve özgüvenlerini artırdığı ve deliryumlu hastaya yönelik tutumlarını geliştirdiği belirlenmiştir (8). Ayrıca hemşirelerin yoğun bakımda yatan hastaları deliryum açısından değerlendirme becerilerinin ve oranlarının arttığı saptanmıştır (9). Uygulanan deliryum değerlendirme ve önleme programı sağlık çalışanlarının bilgi düzeylerini artırmış, hastanın hastanede kalış süresini kısaltmış ve deliryum oranlarını azaltmıştır (10). Bu sonuçlar doğrultusunda, hemşirelerin deliryum konusunda bilgi düzeylerini değerlendirmenin ve geliştirmenin hastanın yaşam kalitesi açısından çok değerli olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle bu çalışmada, yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerin deliryum hakkındaki bilgi ve yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Araştırmanın Türü
Araştırma yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerin deliryum hakkındaki bilgi ve yaklaşımlarını belirlemek amacıyla fenomenolojik tanımlayıcı nitel bir çalışma olarak yapılmıştır. Bu çalışma Consolidated Criteria for Qualitative Studies kontrol listesine göre rapor edilmiştir (11).
Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini, bir eğitim ve araştırma hastanesi 2. basamak yoğun bakımlarda çalışan 39 hemşire oluşturmuştur. Dahiliye yoğun bakımda 9, cerrahi yoğun bakımda 8, nöroloji yoğun bakımda 9 ve koroner yoğun bakımda 13 hemşire çalışmaktadır. Evrende ulaşılacak kişi sayısının az olması, hemşirelerin yoğun çalışma koşullarında çalışmaları ve boş zaman bulabilmelerinin zor olması gibi nedenlerle ve nitel yöntemlerle derinlemesine analiz yapılacağı için yeterli kişiye ulaşabilmek için herhangi bir örnekleme yönteme kullanılmamış olup bütün evrene ulaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden ve dahil olma kriterlerine uyan 15 hemşire araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.
Dahil Olma Kriterleri
Çalışmaya dahil olma kriterleri; 18-65 yaş aralığında olmak, 2. basamak yoğun bakımlardan birinde en az bir yıldır çalışıyor olmak, çalışmaya katılmaya gönüllü olduğuna dair yazılı onam vermek ve sorulan soruları eksiksiz yanıtlandırmaktır.
Veri Toplama Süreci
Veriler, 15 Nisan-30 Haziran 2019 tarihlerinde yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak Google Form aracılığıyla toplanmıştır. Oluşturulan link eğitim hemşiresi tarafından WhatsApp gruplarında paylaşılmıştır. Formun ilk bölümüne, araştırmanın amacı ve süresi, isimlerin gizli tutulacağı, bilgilerin yalnızca araştırma amacıyla kullanılacağı konusunda bilgi verilmiş ve hemşirelerin çalışmaya gönüllü katıldıklarına dair bir soru eklenmiştir. Bu soruda “evet” seçeneğini işaretleyerek çalışmaya katılmayı kabul eden hemşirelerin yazılı onamları online olarak alınmıştır.
Araştırma ekibi hemşirelik alanında uzman ve uygulama deneyimi olan akademisyenlerden oluşmuştur. Araştırmacılardan biri, bir devlet üniversitesinde psikiyatri hemşireliği alanında doçent olarak çalışan kadın bir akademisyendir. Diğer iki araştırmacı ise bir devlet üniversitesinde hemşirelik esasları alanında doktor öğretim üyesi olarak çalışan kadın akademisyenlerdir. Araştırmacıların hepsi nitel araştırma yöntemleri konusunda eğitim almışlardır.
Veri Toplama Formları
Araştırmada verilerin toplanmasında; “Demografik Bilgi Formu” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanıldı.
Demografik Bilgi Formu: Hemşirenin yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, çalıştığı birim, meslekteki yılı, bulunduğu yoğun bakımdaki çalışma yılı, deliryum hakkında eğitim alıp almadığı ve deliryumlu bir hastaya bakım verip vermediği gibi bilgileri elde etmeye yönelik sorulardan oluşmaktadır (6-10).
Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu: İlgili literatür doğrultusunda hazırlanan form (12,13), hemşirenin deliryum hakkındaki bilgi ve yaklaşımlarını değerlendirebilmek için şu sorulardan oluşmaktadır:
1. Bakım verdiğiniz hastanızda hangi belirtileri gördüğünüzde hastanızda deliryum geliştiğini düşünürsünüz?
2. Deliryumlu bir hastaya bakım verdiğinizde, özellikle deliryuma özgü belirti ve bulgulara yönelik hastaya hangi girişimleri uygularsınız?
3. Deliryumlu bir hastaya bakım verirken hangi konularda sorunlar yaşıyorsunuz ya da zorlandığınızı hissediyorsunuz? Hangi belirtileri yönetmede zorlanıyorsunuz?
4. Bu sorunlarla mücadele ederken neler hissediyorsunuz? Neler düşünüyorsunuz?
5. Deliryumlu bir hastanın bakımını etkin bir biçimde yönetebilmek için sizce bir hemşire hangi konularda bilgi sahibi olmalıdır ve hangi becerilere sahip olmalıdır?
İstatistiksel Analiz
Katılımcılardan elde edilen veriler, Corbın ve Strauss (14) tarafından önerilen ve benzer özellikleri bulmak için verileri analiz eden, organize eden ve karşılaştıran sürekli karşılaştırmalı yöntem kullanılarak kopyalanmış ve analiz edilmiştir. Analizler teorik doygunluk noktasına, yani benzer içeriğin tekrar tekrar ortaya çıktığı ve yeni kategorilerin ortaya çıkmadığı noktaya kadar yapılmıştır (15). Açık kodlama sırasında, ana temalar ve alt temalar belirlenmiş ve araştırmacılar arasında tartışma ve fikir birliği oluşturularak aralarındaki ilişkiler belirlenmiştir. Araştırmada 4 tema ve 14 alt tema belirlenmiştir.
Verilerin Güvenilirliği
Her bir açıklamayı desteklemek ve verilerin güvenilirliğini sağlamak için alıntılar seçilmiştir (16). Güvenilirlik genellikle güvenilirlik, uygunluk, aktarılabilirlik ve özgünlük gibi terimler kullanılarak sunulur. Güvenilirliği sağlamak için araştırmaya katılan hemşirelerin doğru bir şekilde belirlenmesini ve tanımlanmalarını sağlıyoruz. Uygunluğu sağlamak için, iki araştırmacı arasındaki verilerin doğruluğu, uygunluğu veya anlamı hakkında uyumu değerlendiririz. Aktarılabilirlik, ekstrapolasyon potansiyelini ifade eder. Bulguların genelleştirilebileceği veya diğer ortamlara veya gruplara aktarılabileceği mantığına dayanır. Son kriter olan özgünlük, araştırmacıların adil ve sadık bir şekilde bir dizi gerçekliği ne ölçüde gösterdiğini ifade eder (17).
Araştırmanın Etik Boyutu
Bu çalışmanın yürütülebilmesi için Giresun Üniversite Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan yazılı izin alınmıştır (no: KAEK-30, tarih: 11.04.2019). Çalışmanın bütün aşamalarında Helsinki Bildirgesi’nin ilkelerine dikkat edilmiştir. Katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilmiş ve yazılı onamları alınmıştır.
Bulgular
Katılımcıların sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de görülmektedir. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 37,73±9,43 [minimum (min) =23, maksimum (maks) =48] olup hepsi kadındır. Hemşirelerin 14’ü lisans ve 1’i lise mezunudur. Onların 6’sı cerrahi, 4’ü koroner, 3’ü dahiliye ve 2’si nöroloji yoğun bakımda çalışmaktadır. Meslekteki çalışma yılı ortalaması 17,27±10,40 (min =1, maks =28) ve yoğun bakımda çalışma yılı ortalaması 8,20±7,42’dir (min =1, maks =26). Deliryumlu hastaya hepsi bakım vermiş ama sadece beş kişi deliryum hakkında eğitim almıştır.
Yapılan içerik analizinde beş ana tema elde edilmiştir: Deliryumu tanımlama, deliryumu yönetme, bakımda yaşanan sorunlar, fiziksel ve ruhsal sorunlar yaşama ve bilgi ve beceri eksikliğidir (Tablo 2).
Tema 1: Deliryumu Tanımlama
Burada elde edilen alt temalar bilinçte bozulma, algılamada bozulma, duygulanımda bozulma, oryantasyonda bozulma ve davranışta bozulmadır. Hemşirelerin deliryumu tanımlamada zorlandıkları belirlenmiştir. Kimisi algılamada yaşanan sorunlar doğrultusunda ifade ederken kimisi bilinçte geçici bozulma şeklinde ifade etmiştir. Saldırganlık olarak tanımlayanlar olduğu gibi oryante olamama şeklinde de tanımlanmıştır.
“Geçici bilinç bulanıklığıdır.” (N1)
“Hastanın psikolojik olarak olduğu ortama uyum sağlamayıp belirli tepkiler vermesidir. Örneğin; krize girmesi…” (N9)
“Hastanın anlamsız davranışarı ile beraber yaşadığı öfke nöbetleridir.” (N12)
“Halüsinasyon görme, bilinç bulanıklığıdır.” (N15)
Tema 2: Deliryumu Yönetme
Burada elde edilen alt temalar fizyolojik gereksinimlerini karşılama, güvenli bir ortam oluşturma, sosyal destek sağlama, psikososyal bakım verme ve ilaç tedavisini uygulamadır. Hemşireler kapsamlı bir şekilde deliryumlu hastanın yönetimini sağlamada yetersiz kalmışlardır. Kimisi fiziksel bakıma odaklanırken kimisi de psikososyal bakıma odaklanmıştır. Bir kısmı da sadece ilaç tedavisinden söz etmiştir.
“Konuşmaya, sakinleştirmeye çalışırım ama eğer baş edemiyorsam doktora haber veririm.” (N5)
“Hasta ile iletişimde bulunarak hastanın güvende olduğunu hissetmesi için sakinleşmesini sağlarım. Empati kurarak girişimler uygulamaya çalışırım.” (N10)
“Saturasyon düşüklüğü sebebiyle olduysa hemen oksijen desteği sağlarım. Yer ve zamanı hatırlatırım. Ajitasyonun giderilmesine yönelik sakinleştirmeye çalışırım.” (N11)
“Doktora haber vererek hastayı kısıtlarım.” (N15)
Tema 3: Bakımda Yaşanan Sorunlar
Hemşireler bakım verirken birtakım sorunlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Bu doğrultuda elde edilen alt temalar ajitasyonu yönetme, iletişim kurma, hastanın güvenliğini sağlama ve tedavi uyumunu sağlamadır. Hemşireler hastanın saldırgan davranışını yönetmede, bilişsel yetileri bozulan hasta ile iletişim kurmada ve hastanın tedaviye uyumunu sağlamada zorlandıklarını bildirmişlerdir. Deliryumlu hastanın düşme riskini ve kendine zarar verme davranışını yönetmede de zorlanmışlardır.
“Tedavi ve bakım konusunda, saldırganlığı yönetmede ve anlatılanları anlamama konusunda hastayla çok sıkıntı yaşıyorum.” (N2)
“Kısıtlamak zorunda kalırsak hastanın deliryumu derinleşiyor. Saldırgan tavırlar çoğu zaman etrafa zarar veriyor.” (N4)
“İnvaziv girişimleri çıkartabiliyor ve kendine zarar verebiliyor.” (N9)
“Öfke nöbetleri konusunda zorlanıyorum. Hasta hem kendisi hem de çevresi için tehlike arz edebiliyor.” (N12)
Tema 4: Fiziksel ve Ruhsal Sorunlar Yaşama
Burada elde edilen alt temalar tükenmişlik, yorgunluk, stres ve direnmektir. Yoğun bakımda çalışan hemşireler deliryumlu hasta ile çalışırken mesleklerinden soğuduklarını ifade etmişlerdir. Deliryumlu hasta ile çalışmanın yorucu bir süreç olduğunu ve bu nedenle kendilerini gergin hissettiklerini bildirmişlerdir. Hemşirelerin bazıları ise hastaya karşı sabırlı olmaya çalıştıklarını ve ılımlı bir yaklaşım gösterdiklerini belirtmişlerdir.
“Ajite hastaya bakarken hem hastayı hem kendimi hem de diğer hastaları güvende hissetmiyorum. Kendimi çok yoğun bir stres altında hissediyorum. Güvenliğimden endişe duyuyorum.” (N3)
“Çok yorucu ve zor bir süreç.” (N7)
“Çok zorlandığımı hissediyorum ve nasıl bir çözüm bulmam gerektiğini bilmiyorum.” (N8)
“Meslekten bıktığımı hissediyorum.” (N15)
Tema 5: Bilgi ve Beceri Eksikliği
Burada elde edilen alt temalar ise yardım edici iletişim becerileri, hastalık bilgisi, psikobiyolojik girişimler ve duygu yönetimidir. Hemşireler, deliryumlu hastaya bakım verirken bilgi ve beceriye ihtiyaç duymuşlardır. Hemşireler hastalık konusunda daha fazla bilgi almak, hastanın duygularını tanımlama, hastanın stresini ve davranışını yönetme ile kendi duygularını yönetme konusunda becerilerini geliştirmek istediklerini bildirmişlerdir.
“Deliryum konusunda daha kapsamlı bir bilgiye ihtiyaç duyuyorum.” (N2)
“Sakin, sabırlı olma, iyi bir iletişim becerisi ve iyi bir psikiyatri bilgisine sahip olma konusunda eğitime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.” (N3)
“Empati kurmak, etkin iletişim kurmak, sabırlı ve şefkatli olmak gibi konularda bilgili ve beceriye ihtiyaç var.” (N10)
“Hastanın sağlığını geliştirmek, iyileşmesini sağlamak ve hastalığın nüksetmesini önlemek için bilgi ve beceriye gereksinim duyulmaktadır.” (N12)
Tartışma
Bu çalışmada, yoğun bakımda çalışan hemşirelerin deliryum tablosunu tanımlamada zorlandıkları belirlenmiştir. Tanımlar bilinçte bozulma, algılamada bozulma, duygulanımda bozulma, oryantasyonda bozulma ve davranışta bozulma olarak ayrı ayrı yapılmıştır. Bütüncül bir tanımlama yapılamamıştır. Oysaki deliryum, bilişsel değişim ve çevreye sınırlı dikkat ile karakterize edilen bir bilinç bozukluğudur. Hafıza, algı, çevreyi anlama gibi alanlar da bozulmaktadır. Bu çalışmada olduğu gibi konfüzyon, oryantasyon bozukluğu ve ajitasyon gibi temel deliryum semptomları hemşireler tarafından daha iyi tanımlanmaktadır (1). Benzer şekilde, yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerle yapılan bir çalışmada, hemşirelerin çoğunluğu deliryum tanımını bildiklerini ifade etmelerine karşın yalnızca üçte birinin deliryum tanımını doğru yapabildikleri belirlenmiştir (7). Bir başka çalışmada, hemşirelerin deliryum hakkında sınırlı bilgiye sahip oldukları ve sadece %38’inin deliryumu doğru tanımlayabildikleri belirlenmiştir (18). Yapılan bir başka çalışmada ise deliryum hakkında eğitim almayan hemşirelerin deliryum hakkında daha düşük düzeyde bilgiye sahip oldukları ve son bir yıl içinde sadece bir hemşirenin (%1,6) deliryum ile ilgili eğitime/derslere katıldığını, %98,4’ünün ise deliryum hakkında herhangi bir eğitime/derse katılmadığını ortaya koymuştur (19). Bu sonuçlar doğrultusunda, yoğun bakımda çalışan hemşirelerin deliryum konusunda bir eğitime ihtiyaç duyduklarını söyleyebiliriz.
Bu çalışmada, hemşirelerin deliryumlu bir hastayı yönetmede ve hastanın yönetimini tanımlamada sorunlar yaşadıkları saptanmıştır. Elde edilen başlıklar fizyolojik gereksinimlerini karşılama, güvenli bir ortam oluşturma, sosyal destek sağlama, psikososyal bakım verme ve ilaç tedavisi olarak belirlense de çoğunluk bu girişimlerden bir tanesini söyleyebilmiştir. Yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerle yapılan bir çalışmada, hemşirelerin %70’i deliryum tanısı alan hastaların yönetilmesinin çok zor olduğunu ve özel eğitim alınması gerektiğini ifade etmiştir (6). Bir başka çalışmada, hemşirelerin deliryumlu hastalara karşı negatif tutumları nedeniyle deliryum tablosunu yönetmede zorlandıkları bildirilmiştir (18). Avustralya’da yoğun bakımda çalışan hemşire ve doktorlarla yapılan bir çalışmada, girişimi hastanın sakin veya ajite olup olmamasına göre karar verdikleri, ajite hastaya ilaç tedavisi uyguladıkları ve sakin hastaya gereksiz ilaç tedavisinden kaçındıkları belirlenmiştir. Katılımcıların hepsi non-farmakolojik yöntemlerin iyi bir hemşirelik bakımı olduğunu bildirmişlerdir (20). Güvenli destekleyici bir ortam oluşturma, hastanın oryantasyonunu sağlama, vital bulgularını yakından takip etme, deliryuma neden olan etiyolojiyi tanımlama, laboratuvar bulgularını gözden geçirme, ağrıyı değerlendirme ve yönetme, uyku hijyenini sağlama, hastanın mobilizasyonunu sağlama, ailenin katılımını artırma ve ajitasyonu azaltmak için müzik dinleme gibi teknikler kullanmak non-farmakolojik yöntemlerdendir (21,22). Non-farmakolojik yöntemler deliryumun sıklığını ve süresini, hastanın hastanede kalış süresini ve mortalite oranlarını azaltmada önemli girişimlerdir (23). Bu bulgular, hemşirelerin deliryumlu hastayı yönetmede yetersiz olduklarını göstermektedir.
Bu çalışma, hemşireler deliryumlu hastaya bakım verirken ajitasyonu yönetme, iletişim kurma, hastanın güvenliğini sağlama ve tedavi uyumunu sağlama gibi alanlarda sorunlar yaşadıklarını saptamıştır. Benzer bir çalışmada, yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşireler deliryumlu hastanın yönetiminin çok zor olduğunu, çevresel etkenlerin, sağlık personeli, hasta ve hasta yakınları arasındaki etkileşimin ve hemşirelerin tutumlarının bu süreci olumsuz etkileyebileceğini ifade etmişlerdir (23). Hemşireler ve doktorlarla yapılan bir çalışmada, onlar deliryumlu hastanın teşhisinde ve yönetiminde yetersizlikler olduğunu bildirmişlerdir. Hemşireler, özellikle, sözel kısıtlama uygularken, uyku bozukluklarını yönetirken ve erken mobilizasyonu sağlarken zorluklarla karşılaştıklarını belirtmişlerdir (24).
Yoğun bakımda hastanın yönetimi hemşireler için önemli bir stres kaynağıdır. Çünkü hastalar etkin bir biçimde yönetilemediğinde hemşireler saldırı, şok ve korku gibi fiziksel ve ruhsal sorunlar yaşamaya başlamaktadır (25). Bu çalışmada da hemşireler tükenmişlik, yorgunluk, stres gibi sorunlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca hastaya karşı sabırlı olmaya çalışan ve ılımlı bir yaklaşım gösteren hemşireler bu duruma daha iyi direnç gösterdiğini ifade etmiştir. Benzer şekilde, deliryumlu hastaya bakım verirken hemşirelerin %64,5’inin özellikle zorlayıcı davranışları olan hasta karşısında endişe, korku, kaygı, stres, şok ve panik duyguları yaşadıkları belirlenmiştir. Bazıları da fiziksel olarak yıpranmış, bitkin ve yorgun hissettiklerini bildirmiştir (10). Bir başka çalışmada, hemşireler, deliryumlu hastayı dinleme ve takip etme gibi bakım stratejilerinin hemşirelerin zamanını tükettiğini bildirmiştir. Ayrıca, deliryumlu hastalara bakmak stres, kaygı ve zihinsel çatışmalar yaratmıştır (26). Bu sonuçlar, hemşirelerin fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklarını korumak ve sürdürmek için desteklenmeleri gerektiğini de ortaya koymuştur.
Son olarak, bu çalışmada hemşireler yardım edici iletişim becerileri, hastalık bilgisi, psikobiyolojik girişimler ve duygu yönetimi gibi konularda eğitim almak gerektiğini ifade etmişlerdir. Yapılan çalışmalarda, hemşireler deliryum konusunda eğitim almak istediklerini, hastayla iletişim kurmanın çok zor olduğunu ve hastayla iletişimi geliştirecek araçlardan yoksun olduklarını belirtmişlerdir (6,27). Hemşireler, deliryumun süreci ve seyri hakkında bilgisiz olduklarını, hastalarını anlamakta, hastalara ve gerçeklerine ulaşmakta güçlük çektiklerini ifade etmişlerdir. Bilgi ve eğitim eksikliğinin hasta ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir engel olduğunu da eklemişlerdir (26). Diğer çalışmalarda ise yoğun bakımda çalışan hemşirelerin büyük çoğunluğunun deliryum değerlendirmesinde, standart bir değerlendirme aracı kullanmadığı da belirtilmiştir (28-30). Bu sonuçlar doğrultusunda, yoğun bakımda çalışan hemşirelerin bütüncül ve kapsamlı bir eğitime ihtiyaç duydukları söylenebilir.
Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yaklaşım kullanılmıştır. Nitel araştırma, araştırmacının belirli bir olgunun nasıl veya neden oluştuğuna ilişkin soruları yanıtlamaya çalıştığı bir sorgulama yöntemini ifade etmektedir (31). Fenomenolojik araştırma yöntemi ile az sayıda örneklem ile detaylı veri toplanabildiği ifade edilmekte ve örneklem sayısının nitel araştırmalar için önemli olmadığı belirtilmektedir. Bu yöntemde, araştırmacının bu konuda eğitim almış olması ve konuya hakim olması da çok önemlidir. Çünkü derinlemesine ve yoğun bir analiz ile kişilerin öznel yaşantıları ayrıntılı bir biçimde değerlendirilebilmektedir (32). Nitel araştırmalar, kronik hastalığı olan hastaların geçirdiği bazı süreçleri ve kronik hastalıkla yaşamanın ne anlama geldiğini ortaya çıkarmaktadır. Bakım alma ve bakım vermeyle ilgili süreçler hakkında yeni bilgiler edinilmektedir. Hemşirelere hastaların yaşanmış deneyimlerini anlamalarını sağlamaktadır. Bu anlayış iyi bir hemşirelik bakımı için gereklidir (33). Dolayısıyla kullanılan yöntem deliryum konusunda yoğun bakımda çalışan hemşirelerin deneyimlerini, bilgi ve becerilerini daha kapsamlı, yoğun ve derinlemesine analiz etmek için güzel bir fırsat sunmuştur. Sorunun daha iyi anlaşılmasını, hemşirelerin hem bilgi ve beceri konusunda eğitime hem de yaşadıkları psikolojik semptomlar nedeniyle psikolojik olarak desteklenmeye ihtiyaç duyduklarını göstermiştir.
Bu çalışmanın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Araştırma bulguları sadece bu örneklem için genellenebilir. Bütün evrene genelleyebilmek için daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Deliryum olgusu ile hemşirelerin deliryum hakkında bilgi ve becerilerinin, deneyimlerinin ve yaşadıkları sorunların daha iyi anlaşılabilmesi daha geniş örneklemlerde benzer çalışmalar yürütülmelidir.
Sonuç
Araştırmaya 15 yoğun bakım hemşiresi katılmıştır. Çoğunluğu deliryum hakkında eğitim almamıştır. Toplanan nitel verilerin analizi sonucunda, hemşirelerin deliryumu tanımlamada ve uygun girişimleri planlamada zorlandıkları, deliryumlu hastanın yönetiminde iletişim, ajitasyon, güvenlik ve tedaviye uyum konularında sıkıntılar yaşadıkları, hastaya bakım verirken çoğunluğun tükenmişlik ve stres gibi duygular yaşadıkları ve iletişim becerileri, hastalık bilgisi, psikobiyolojik girişimler ve duygu yönetimi gibi konularda eğitime gereksinim olduğu belirlenmiştir. Bu doğrultuda, yoğun bakımda çalışan hemşirelere deliryumun tanılanması ve yönetimi konusunda eğitim verilmelidir. Fiziksel ve ruhsal sorunlar yaşayan hemşireler belirlenerek danışmanlık almaları konusunda desteklenmelidir. Bu anlamda, eğitim eksikliğinin giderilmesi, stres yönetimi, gevşeme egzersizleri ve bilinçli farkındalık temelli girişimlerin uygulanması yararlı olabilir. Ayrıca ajite hastaya yaklaşım, non-farmakolojik tedavi yöntemleri, zor hastayla iletişim gibi konularda da eğitim verilmesi hemşireleri ve hemşirelik bakımını güçlendirecektir. Hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve morbidite ile mortalite oranlarını düşürmek adına hemşirelerin deliryum konusundaki bilgi ve beceri düzeylerinin tanımlanması önemlidir. Bu nedenle bu konunun daha geniş örneklemlerde çalışılması yararlı olacaktır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan (no: KAEK-30, tarih: 11.04.2019) izin alınmıştır.
Hasta Onamı: Katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilmiş ve yazılı onamları alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: E.B.Y., A.Ç., Dizayn: E.B.Y., A.Ç., E.A., Veri Toplama veya İşleme: E.B.Y., A.Ç., E.A., Analiz veya Yorumlama: E.B.Y., Literatür Arama: E.B.Y., A.Ç., E.A., Yazan: E.B.Y.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.